Öncelikli olarak en önemli konu, depreme dayanıklı bina tasarımı ve projelendirmesidir. Bu konuda statik proje üreten inşaat mühendisleri gereken özveriyi gösterdiğini ümit ediyorum. 1999 Gölcük depremi sonrasında uygulanmaya başlanan, Yapı Denetim sistemi de depreme dayanıklı binaların sistematik olarak güven vermesine katkı sağlamıştır. ’99 depreminden günümüze öncelikle 2007 deprem yönetmeliği ve son olarak 2018 deprem yönetmeliği de depremin etkilerini gözönüne alacak şekilde tasarım ve uygulama tedbirlerini ortaya koymaktadır.
Bugün yaşadığımız 6.8 şiddetindeki İzmir depreminde ciddi anlamda sarsıntıyı hissettik. İlk incelemelere göre Bayraklı ilçesi çevresinde 20 civarı binanın yıkıldığı ve ciddi hasarların ortaya çıktığı ifade edildi. Birçok görüntüde de bunları izledik…
Deprem sonrası, özellikle yıkımlar ortaya çıktığında inşaat mühendisliği uygulamalarının ve mühendislik çözümlerinin ne kadar önemli olduğunu görmekteyiz. Mühim olan depremin tesirlerini en aza indirecek gerekli tedbirleri önceden alabilmektedir. Binaların taşıyıcı elemanları dediğimiz öncelikle kolon ve kirişlerinin yapısal hasar durumları mutlaka sık sık kontrol edilmelidir. Uzman inşaat mühendislerinden bu konuda destek alınmalıdır. Gerekli olması durumunda mutlaka bina güçlendirme çalışmalarına gidilerek, mevcut hasarlar giderilmelidir.
Depremler her seferinde can kayıpları ve büyük yıkımlar bırakmaktadır. Maalesef her seferinde konuşulan konular bir süre sonra unutularak, hayata kaldığımız yerden devam ediyoruz. Artık kanun ve yönetmeliklerin ötesinde binalarda oturan sakinler olarak deprem gerçeği konusunda daha duyarlı olarak, önce canımıza olmak üzere binalarımıza sahip çıkmamız gerektiğini düşünüyorum.
Bütün İzmir olmak üzere hepimize çok büyük geçmiş olsun…
H.Akay
30/10/2020 İzmir







